İstanbul’ un kalbinde yer alan, her geçen gün sürpriz mekanları ile şehre renk katan Karaköy’ de yepyeni bir Hotel açıldı, The Haze.
Otel’ in iç mimarı GC mimarlığın kurucusu,yetenekli iç mimar ve peysaj mimari, Şebnem Gürcün ile giriş katında Forneria restaurant da lezzetli pizzamızı yerken hoş bir sohbet ile mekanın tasarım hikayesini konuştuk. Ardından tüm binayı dolaşarak bu güzel metropolitan otelin projesinden yapım aşamasına ve tasarım süreçlerine kadar tek tek üzerinden geçtik.
The Haze Karaköy yapı olarak geçmişte fırın olarak kullanılan Keçeli Han ile 1930′ lu yıllarda Makara fabrikası olan iki binanın mekansal birleşimiyle hayata gelmiş. 1000m2 lik bir zemin üzerine kurulan otelin 22 odası bulunmakta. Binanın tüm pencere, balkon ve kapı detaylarında Art Deco etkisi ince dokunuşlar ile hissedilirken genel mimari detayları ile neoklasik üslupta betonerme yapı özelliğini taşıyor. Sohbetimizde otelin içmekan tasarımcısı Gürcün, yapının tüm iç detaylarının çözümlendirilmesi sırasında aynı kimliği yansıtmaya özen gösterdiklerini vurguluyor.
Şebnem Gürcün mekanlarda kullanılan tüm mobilyaların ve dekoratif görsel elementlerin butik konsept otel için özel olarak tasarlandığını, malzeme seçimi ve aydınlatma çözümlerinde ise mekanı ferahlatıcı, yumuşak, dinlendirici bir tarz amaçladıklarını vurguluyor. Özellikle giriş katında eski Türk mimarisinde kullanılan geometrik ve kırık formlar ise butik oteli çevresindeki bölgesel doku ile hoş bir bağ kurmuş. Buna ek olarak katlar arasında cam asansör ile dolaşırken duvarlara dijital baskı olarak çalışılmış İstanbul’ un sembolik grafik görselleri bir İstanbul otelinde olduğunuzu hatırlatan hoş bir detay olarak düşünülmüş.
Altıgen ve tarihi İstanbul yapılarından esinlenen geometrik formlar daha çok giriş katında göze çarpıyor.
Lobby de zeminde metal görünümlü, geniş seramikler kullanılarak çağdaş ve modern görünüm sağlanmış. Metal ayaklı altıgen mermerden sehpalar ise ortama sade ve zarif bir etki katmış.
The Haze‘ in giriş katında yer alan Portekizce de karşılığı “fırın” anlamına gelen Forneria gurme restaurant ise lobby’ e açılan kapısı ile otel ile adeta birleşmiş.
Forneria‘ nın şık, rahat ve çağdaş tasarımı The Haze ile hoş bir bütünlük oluştururken Karaköy’ ün büyüleyici ortamı, restaurantın lezzetli yemekleri, otelin etkileyici mimarisi ve zarif dekorasyonu hepsi bir araya gelince ziyaretçilerine kendini iyi hissetiren güzel bir duyusal deneyim yaşatıyor.
Genel olarak modern ve çağdaş bir dekorasyon tarzına sahip olan mekanın detaylarında klasik çözümlemeler ile binanın dış neoklasik tarzına göndermeler yapılarak iç ve dış stilde yapısal bütünlük elde edilmiş.
Aynı zamanda peysaj mimarlığı yapan Şebnem Gürcün iç mekanlarda oluşturduğu köşe ve nişlere doğayı taşımayı arzulamış, gizli aydınlatmalar ile çeşitli bitkileri aydınlatarak ortama doğal bir hareket katmış.
Üst katlarda yer alan odalarda kullanım alanlarının rahatlığı ön planda tutularak özellikle mobilyalarda köşe hatlar yuvarlatılarak yumuşatılmış. Genel malzeme seçiminde ise alanların olduğundan büyük gözükebilmesi için özellikle yansıtıcı yüzeyli kaplamalar, metal, lake ve ayna gibi malzemeler kullanılmış. Konfordan ödün vermeden , sade ve çağdaş çizgilerle kombinlenmiş tekstil malzemeleri ve duvar kağıtları odaların zevkli tamamlayıcı öğeleri olmuş.
Siyah ve beyaz parlak lake mobilyalara genellikle doğal, rahatlatıcı ve yumuşak tonlar eşlik ederken odalardaki ahşap parkeler ve çeşitli yerlerde kullanılan ahşap dekoratif elementler ortama sıcak bir hava katmış. Mekanlarda göze çarpan tek vurgulayıcı renk ise lobby de yer alan karşılama bankosunda ve odalardaki koltuk ve kanepelerde serpiştirilerek kullanılan kırmızı renk.
Odalardaki banyolar ise sürgülü buzlu camlı kapılar ile separe edilerek, alanlar arasında derinliğe destek verilip transparan etki sağlanılmış. Kullanılan gizli aydınlatmalar ve yumuşak hatlı vitrifiyeler alana küçük olmasına rağmen oldukça rahat ve sıcak bir hava katmış. Özellikle yuvarlak heykelsi formlu lavabo kendi başına hoş bir dekoratif element olarak yerini alıyor.
Islak alanlarda ise çeşitli bölgelerden temin edilen Türk ve İtalyan mermerlerine yer verilerek geçişlere hoş bir zenginlik katılmış. Kat aralarında yer alan merdiven ve diğer taban yüzeylerde afyon mermeri kullanılmış.
Siyah renk, metalik mozaikler ve yansıtıcı yüzeyler ve mermer mekana zarif bir şıklık katarak ortamı son derece çekici kılmış.
Bütünsel, fonksiyonel ve genel kullanıma açık bu şık butik otel davetkar olduğu kadar, sahip olduğu ev sıcaklığı ile bir o kadar da ziyaretçileri için özel. Sanıyorum The Haze kısa zamanda İstanbul’ un kalbinde yer alan en gözde mekanların içinde yer alacak. İstanbul’ u ziyaret etmek, merkezi ve şık bir mekanda konaklamak isteyenlere tavsiye edilebilecek başarılı bir butik otel olduğunu düşünüyorum.
İlgilenenler için kontak bilgileri:
“Karaköy’ ün zevkle tasarlanmış metropolitan butik oteli, The Haze” için bir cevap
Tebrikler
Titizlikle hazırlanmış bir iş olmuş